Tanıtım
Düşmana esir düşen güzel bir
prenses, tehlikenin ortasında arzu ve sevgiyi bulabilir mi?
İskoçya'nın asi
ruhlu prensesi Mary, Norman işgalciler tarafından, kimliği bilinmeksizin
kaçırılmıştır. Güzel olduğu kadar inatçı genç kadın, kim olduğunu düşmana açıklamamakta
diretmekte, sadakatinden ödün vermemektedir. Güçlü bir Norman lordu onu
kollarına aldığındaysa tutkunun ve umudun gücünü keşfedecektir.
Hayatını
ülkesine adamış soylu bir savaşçı, mantığına değil, aşka güvenmeyi başarabilir
mi? Savaşlarla katılaşmış, cesur şövalye Stephen de Warenne, fethettiği her
şeyi kanının son damlasına kadar sahiplenip savunmakta kararlıdır. Buna,
ruhunun en gizli özlemlerini uyandıran, altın saçlı esiri de dâhildir.
Genç
savaşçı, Norman ve İskoç topraklarını kasıp kavuran çatışmaların ortasında,
aşkın ateşinin savaşınkinden çok daha parlak olduğunu anlamaya başlayacaktır.
Yalnız ruhların ve parçalanmış ülkelerin kaderi âşıkların ölümsüz yeminiyle
değişebilir mi?
"Kalbinizi esir alacak."
-Johanna Lindsey-
"Brenda Joyce engelsiz tutkular ve ateşli sahneler yaratmakta rakip tanımıyor."
-Romantic Times-
(Tanıtım Bülteninden)
Sayfa Sayısı: 472
Baskı Yılı: 2016
Dili: Türkçe
Yayınevi: Pegasus
"Kalbinizi esir alacak."
-Johanna Lindsey-
"Brenda Joyce engelsiz tutkular ve ateşli sahneler yaratmakta rakip tanımıyor."
-Romantic Times-
(Tanıtım Bülteninden)
Sayfa Sayısı: 472
Baskı Yılı: 2016
Dili: Türkçe
Yayınevi: Pegasus
YORUM
Yeniden merhaba. Bir önceki
yazımda uzun bir okuyamama sürecinden yeni çıktığımdan bahsetmiştim. Hal böyle
olunca elimde bekleyen epey bir kitap olmasına rağmen kendimi yeniden kısır bir
döngüye hapsetmemek adına her zaman en kolay okuduğum tür olan historical bir
roman ile yola devam etme kararı almıştım. İyi ki de almışım demek isterdim ama
kader utansın ki diyemiyorum.
Öncelikle aranızda Brenda
Joyce kitaplarına aşina olanlar var mı bilmiyorum ama yazarla ilgili söylemem
gereken ilk şey olayları gereksiz bir yere uzattığı ve kurgusunu oluştururken
siyaseti çok fazla içine alması. Elbette ki tarihi bir aşk romanı okuyacaksak o
dönemdeki imgeleri okumayı göz alıyor insan. Mesela o dönemdeki imgelerden, unvanlardan
çok taht kavgaları vb. konular içerisinde karakterlerin çok süründürülüyor
oluşu.
Pegasus yayınevi bu seriyi
karışık bir biçimde çıkartmaya başlamıştı. Ülkemizde çevrilen ilk kitap aslında
serinin 6. Kitabıydı. Altıncı kitaptan itibaren seri devam edildi sonra ilk
kitap yani Gönülçelen ve üçüncü kitap olan Gülün Sözü piyasaya sürüldü.
Açıkçası işleri böyle karmaşıklaştırmak yerine en başından niye sırası ile
çıkarmadılar gerçekten merak ediyorum. Seri sıralamasını merak edenler;
1. GÖNÜLÇELEN
2. Scandolous Love (Çevrilmedi)
3. GÜLÜN SÖZÜ
4. The Game (Çevrilmedi)
5. House Of Dreams (Çevrilmedi)
6. BİR AVUÇ AŞK
7. MASKELİ BALO
8. KAÇAK GELİN
9. AŞKA YELKEN AÇANLAR
10. KUSURSUZ GELİN
11. TEHLİKEKİ AŞK
12. İMKANSIZ AŞK
13. YEMİN
Her neyse gelelim kitabın içeriğine. Kitap bir prolog bölümü
ile başlıyor. Kuş bakışı bir karakterlere bakış diyebiliriz prolog bölümü için.
İskoçya Kralı Malcom’un kızı Mary bir tesadüf eseri Northumberland Kontunun
oğlu Stephen de Warenne’ye esir düşüyor. O dönemki siyasi olaylar sebebi ile
gerçek kimliğini söylerse ailesinin arar göreceğini düşündüğü için de kimliğini
saklı tutuyor. Gerisi çorap söküğü gibi geliyor aslında. Peşi sıra olan olaylar
ile Mary’nin kimliği çok uzun süre saklı kalmıyor elbette ki.
Stephen gerçekten epey seksi bir adam yiğidi öldür hakkını
yeme şimdi. Güçlü nazik ki bu nezaket o adamdan nasıl çıktı hala anlayabilmiş
değilim ama aynı zaman da vahşi ve epey inatçı bir yanı var. Bir de unutmadan
de Warenne erkekleri tek bir kere severler adamlar bu konuda epey netler.
Mary’e gelince kitabın ilk başlarında zeki olduğunu
düşünmüştüm. Gerçekten son zamanlarda okuduğum kitap karakterlerinden bir farkı
olur diye umutla bekledim. Ama tabi ki hayallerimi yıkarak sinirlerimi bozdu bu
da yetmiyormuş gibi burnunu her şeye sokması vb sebepler yüzünden başımın
ağrımasına sebep oldu.
Kitapta o kadar çok siyasi içerik taht kapmak için farklı
kişilerin gerçekleştirmeye çalıştığı entrika, o kadar çok hırs vardı ki sırf bu
yüzden kitaptan nefret ettim bile diyebilirim. Historical romanların beni dönem
havasına sokmasını beklerim ama banane yahu hangi kralın tahta çıkacağından. O
dönemde ki siyasi ilişkileri merak ediyor olsaydım dönemin tarihi kaynakları
için kronikleri falan incelerdim.
Mary’nin ve Stephen’ın inatları ve bu ağır dönem havası
yüzünden en sevmediğim de Warenne kitabı oldu. Seri yarım kalmasın diye okumayı
falan istiyorsanız enerjisinin en yüksek olduğu zaman da okumaya dikkat edin
zira var olan tüm enerjinizi alıp götürüyor.
Bu kitaptan sonra fantastik bir seri bana iyi gelir sanırım. Aklımda epey sevilen bir seriye başlamak var. Bakalım eğer fikir değiştirmezsem bir sonraki kitap yorumu fantastik bir kitaptan gelecek. Görüşmek üzere. Keyifli okumalar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Olur da eserse diye.