Herkese
yeniden merhaba. Bugün uzun zamandır beni epey rahatsız eden birkaç konu
üzerinde konuşmak istiyorum.
Kitapseverler
olarak birçoğumuz Wattpad platformundan haberdarızdır sanırım. Bilmeyen için de
Wattpad dünya genelindeki büyük bir hikâye paylaşma platformu. Pek çok dilde,
farklı türlerde ve yazım tarzlarında binlerce hikâye bulunuyor.
Türkiye’de
de bu platform aniden popüler olmaya başladı. Başlarda elbette ki çok güzel geliyor
insana. Ücretsiz kitap okuyabilmek hele de Türkiye’deki kitap fiyatları
düşünülünce özellikle öğrenciler için bulunmaz bir fırsattı. Bir de yazarlar
ile iletişime geçebiliyor oluşunuz da ayrı bir güzellikti tabi ki. Ama elbette
ki her güzel şey gibi ( güzelliği göreceli bir kavram çok sevdiğim söylenemez)
bunun da suyunu çıkardılar.
Öncelikle hikâye
yazabilmek elbette ki kolay bir şey değil. Bir emek verildiğinin, vakit
harcandığının, kurgu üzerine planlar yapıldığının farkındayım. Kimsenin emeğine
hakaret etmek gibi bir niyetimde yok. Ama neredeyse hiçbir şekilde vakit
harcanmadan kurgu üzerinde adam akıllı planlamalar yapmadan Allah ne verdiyse
şeklinde bir giriş yapıp o hikâyeyi yayınlayıp bir de üzerine çok ilginç bir
şekilde ileri seviyede özgüvenli bir biçimde hikâyelerine yapılan eleştirileri
kabul etmeyip söz de sıkı takipçi olan “fanlarınızı” bu insanlara yönlendirme
cesaretini nasıl buluyorsunuz gerçekten merak ediyorum.
Hakaret,
küfür vb. içerikler olmadan yapılan eleştirileri hiçbir şekilde kabul etmeyip
sizden yaşça büyük olan insanlara ters cevaplar vermeyi, eleştirileri çok kötü
bir biçimde reddetme hakkını kendinizde nasıl buluyorsunuz onu da bilmiyorum.
Öncelikle
bir hikâye yazılıyorsa belirli bir konusu olmalı o konu üzerinden bir giriş
yapılmalı gelişme kısmında ki olay örgüsü dikkatli bir biçimde işlenmeli ve
sonuca öyle ulaşılmalı diye biliyorum. Zira okuduğum belki de iki binden fazla
kitaptan ben bu çıkarımları yapmış bulunuyorum.
Platformda
ki hikâyelere baktığınız zaman elinizi her çarpışınız bir CEO’ya denk geliyor
zaten. Türkiye de bu kadar şirket olmasını geçtim. Bu CEO’ların 23-30 yaş
arasında süper yakışıklı, birkaç dil bilen, acayip derecede zeki ve seksi olan, cinsel
açıdan nice jigololara taş çıkartabilecek ve yine çok ilginçtir ki karanlık bir
yanı olan ama özünde paçalarından masumiyet akan adamlar olması hakikatten çok
garip.
Zira benim denk geldiğim şirket sahiplerinin – CEO demiyorum bakın çünkü o farklı bir kavram- yaşlarının en az 45 oluşuna ne demeli? Metre kareye 23 CEO
düşüyorsa bize de bırakın da biz de nasiplenelim lütfen.
Bir de şey
var yani ben anlamıyorum hepimiz cinayet kelimesi ile karşı karşıya gelince
ürperip katillere birçok söz söylerken ölen insanlar için üzülüyoruz. Ama ne
tesadüftür ki CEO’muz ya da erkek karakterimiz ya da yüreği merhametli insan
birilerini öldürdüğü zaman aşkımız! İçin o adamın başkalarını öldürmesini
hiçbir şekilde umursamıyoruz. Ne de olsa CEO’muz adam gibi adam diğer herkes
düşman.
Kurgu
olduğunu gerçek olaylara dayanmadığını elbette ki biliyorum. Tarihle az biraz
alakası olan historical romanlara gerçekten tutkun bir insan olarak hayaller
Judith romanlarındaki erkek karakterler gerçekler… Yani neyin ne olduğunun
farkındayım ama keşke okuyucuların kalan kısmı da farkında olsa. Erkek karakterin
mühim özeliklerinden sonra sıra bayan karakterimize geliyor.
Bir kere
beni en çok rahatsız eden şey kadın karakterlerin ısrarla ama ısrarla masumiyet
kavramı ile birlikte bir kalıba sokulması.
Masumiyet algısı da çok ilginç lakin neden her
kadın bu kalıba sokuluyor anlayabilmiş değilim. 21. Yüzyılda yaşıyoruz ülkemiz
teknolojik açıdan dünyanın bir numarası olmasa bile pek çoğumuz internet
kullanıyoruz. Sosyal medya hesaplarımız var ve yeni bilgiler edinmek sadece
parmak uçlarımıza bakıyor. Ama yazılan bu kadın karakterler çok zeki oldukları
okullara derecelerle girdikleri halde öpüşmenin ö’sünü bilmiyorlar. Sevişme
kelimesi zaten error verme sebebi.
Bu cümleyi
okuyanlar herkes öpüşmeli mi ya da sevişmeli mi diyebilirler. Hayır, elbette ki
değiller ve bu kişinin kendine özgü olan hakları içerisindedir. Kiminle nerede,
ne yapacaklarına hiçbir şekilde karışmıyorum ki karışmak bana düşmez bile.
Ama
kimse bana o adını listelere altın harflerle yazdıracak kadar büyük okullara
girebilecek olan 17-18 yaşındaki ya da 23-26 yaşındaki genç kızların hiçbir
şekilde bir şey bilmiyor oluşlarına inandıramaz.
Hayır, yazdığınız kadın
karakterler sürekli roman okuyan insanlar, fantastik, ütopya, distopya,
historical vb. hemen hemen her tarz da mutlaka cinsel imgeler bulunur. Yani
masumiyeti bacak arasına kadar indirgemeyi biliyorsanız eğer rica ediyorum ya
bu kızları bu kadar zeki bir karakter olarak lanse etmeyin ya da şu masumiyet
etiketini yapıştırmayın. Gerçekten zeki olan insanlara hakaret ediyorsunuz çünkü.
Kurgularınızda
ki kimin eli kimin belinde, cebinde vb. unsurlara değinmek bile istemiyorum
zira bazı kitaplarda ki ekstra geniş karakterler sağ olsun tecavüz mağduru
kızın yanına tecavüz eden erkekleri aile bireyi şeklinde bir kurgu içerisinde
yazarak mutlu mesut bir aile tablosu çizmekteler.
Değinmek
istediğim son nokta da kitap olma mevzusu. Bu sözüm her kitabı çıkana değil ama
bana göre kitabınızı bastırma hevesine girmeden önce o tıklanma sayılarını vb.
tüm sayısal verileri göz ardı ederek kitabım basılmayı hak ediyor mu sorusunu
nesnel bir biçimde göz önüne alarak cevaplamanız gerektiği.
Zira yine metre kareye 43 bad boy
düşmesinden gına geldi. Yine aşkla cinselliği karıştıran ilk öpüşmede hoşlanan
ilk sevişmede âşık olan karakterlerinizden bıktık artık.
Birbirinin tekrarı
kurgularınız, yerli yerinde ve yeterli bir biçimde veremediğiniz
betimlemeleriniz, kitabınızın hiçbir parçasında 1 satır bile bulanmayan
gerçeklik yoksunluğundan, ilginç gelsin diye psikolojik kavramları kafanıza
göre karakterlerinize empoze etmenizden gerçekten yorulduk.
Özgün bir üslup
geliştirebilmek adına çabalamak yerine adeta birer Amerikan dizisi çevirisi okurmuşçasına
kurduğunuz cümleler gözlerimiz de yaşların birikmesine sebep oluyor. Bir kitap
evine girdiğimiz zaman “Yeni Çıkanlar” rafına baktığım da sırf fazlaca
tıklandığı için Wattpad den kitap olarak çıkmış her basılı eseri o rafta
görmekten gerçekten memnun değiliz. Her neyse.
Tabi ki bu
genel bir eleştiriydi. Her kitap için bunları düşünmüyorum. Kaleminin
keşfedilmesini merakla beklediğim pek çok insan var ama bu eleştiri sanırım %85
lik bir kesimi kapsıyor. Birçoğunun bu yazıyı umursamayacağını bildiğim halde yazmasam içimde kalırdı.
Başka bir
yazıda görüşmek üzere.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Olur da eserse diye.