31 Aralık 2016 Cumartesi

Yeni bir yıl yeni bir nefes

Yeniden merhaba; yılbaşı değil hiçbir şekilde özel gün kutlamayan bir insanım. Ama alakasız bir biçimde yeni bir yıla giriş yaparken iki kelime edeyim istedim. 

2016 genel itibari ile berbat bir seneydi bence. Çok fazla çabaladığım, çok fazla tökezlediğim, çok yorulduğum bir yıl oldu. 

2017 için yegane umudum belli bir düzende gitmesi. Biraz mutlulukta fena olmaz tabi :) 

Şaka bir yana hepimizin derin bir nefes akmaya ve üzerindeki tüm negatifliği atmaya ihtiyacı var bence. Umarım başarabiliriz. 

Sağlıklı, mutluluklu , huzurlu, hayallerinize ulaştığınız ya da yaklaştığınız, sevgiyle sarmalandığınız nice seneler dilerim...

İyi seneler.  

1 Kasım 2016 Salı

Amaçsız / Can Sıkıntısı



Herkese yeniden merhaba. Kitap bloggerından hallice olması gereken yazılarımın son zamanlarda kitaplardan başka şeylere kaydığının elbette ki bende farkındayım. Ama sanırım artık sadece bazı şeyler ile yetinemiyor olmanın getirdiği bir değişiklik bu yazılar.

Kendimi bildim bileli kitap okumayı seviyorum gibi klişe bir cümle kurmayacağım hayır. Zira gerçekler hiçte öyle değildi. Hiperaktif bir yapıya sahip olarak hayatımın ilk yıllarını kitap okumak, ders çalışmak vb. sebeplerden dolayı eve kapanmak yerine sokaklarda oynayarak, dizlerimi kanatarak ,başkaları ile kavga ederek ve hakkım olanı almayı öğrenerek geçirdim. Hiperaktivitenin beraberinde getirdiği odaklanma problemini çözmek yıllarımı aldı ve özellikle o ilk okul çağlarında istediği kadar zengin hayal gücüne sahip bir kurgu olsun asla ama asla o kitap sayfaları arasında kaybolabilen bir insan olamadım. Düz duvara tırmanabilecek kapasitede bir insan olarak sakin sakin kitap okuyabilmek bana çok uzak geldi her zaman.

Lise döneminin ortalarından itibaren zihinsel olarak dinlenmek istediğimde ya da enerjimi dışa vurmak için hareket etmek yerine, kitap okumaya başladım. Yıllar içerisinde katlanarak artmakla beraber üniversite dönem benim için Nirvana dönemiydi diyebilirim. Hala öyle gerçi.
Ama zamanla sanırım hem olgunlaşmak ile alakalı hem yapılması gerekenler, yapılanlar vb. pek çok etmenden dolayı kitap okumaya ara vermesem de artık dinlenebildiğim kafamı toparlayabildiğim bir alan olmaktan çıkmaya başladı.

Bunun başlıca sebebi de kitapların yeterli gelmiyor oluşu. Hala tarihi aşk romanlarındaki karakterlere vurulabiliyorum hala onları zihnimde haremime katabiliyorum – bu harem konusu başka bir yazının konusu olsun – hala farklı türlerde ki kitapları bir çırpıda okuyabiliyorum. Ama artık yetmiyor. Hepsi birbirinin aynısıymış gibi geliyor. Sanki farklı yazarlardan farklı kahramanları aynı olay örgüsü içerisinde okuyormuş gibi hissediyorum. Gözlerim yenilikler bekliyor. Farklı heyecanlar arıyor. Bulamadıkça okumam gereken kitap sayısı azalsa da içimdeki o yeni kitaplara sahip olma isteği törpüleniyor. Dikkatimi toparlayamıyorum. Okurken mutlu olmaktan çok alışkanlık devreye giriyor. Her şey gittikçe garipleşiyor.

Bloga düzenli yorum girebilen bir insan olamadım hiçbir zaman. Ama bu okumadığım için değil. Okuduğum kitaplarda bir farklılık olmadığı için ve ben de aynı şeyleri yazmaktan sıkılabilen bir insan olduğum için gittikçe zorlaşıyor bu durum.

Her neyse kısa ve amaçsız bir yazıdan sonra, bir daha ne zaman yazacağımın belli olmamasının getirdiği belirsizlik ve kendi kendime konuşmanın getirdiği rahatlık? İle gidiyorum.


Görüşmek üzere. 

24 Ağustos 2016 Çarşamba

Kresley Cole – Kış Öpücüğü (Immortals After Dark Serisi #8)

TANITIM


Buz gibi karanlık perdesinin ardında sımsıcak bir tutkunun büyüsü alevleniyor…

Murdoch Wroth, üç yüz yıldan sonra ilk kez kalbinin çarpmasını sağlayan narin Valkyrie Daniela'yı sahiplenmek için tüm engelleri yıkmaya kararlıdır. Ancak güzel Danii yarı Valkyrie, yarı buz perisi olduğu için kendi türü haricinde kimse ona acı vermeden dokunamamaktadır. Âşıklar, aralarındaki dinmek bilmeyen tutkunun tadına varıp hayal kırıklıklarının üstesinden gelebilecekler midir? 

Acımasız bir vampir asker, sevginin ne olduğunu ve onun için yanıp tutuşan bir Valkyrie'nin dokunuşunu keşfetmek üzere! 

"Kresley Cole paranormal romans okurlarının tam olarak ne aradığını çok iyi biliyor ve her sayfada bunu fazlasıyla veriyor." 
-Single Titles-


"Cole son derece özgün bu paranormal romansta tehlike ve tutkuyu müthiş bir şekilde harmanlamış… Karşı koymak imkânsız." 
-Reader to Reader-
(Tanıtım Bülteninden)


Sayfa Sayısı: 336

Baskı Yılı: 2016

Dili: Türkçe

Yayınevi: Pegasus


YORUM


Merhaba uzun zamandır ilk kez pozitif yorum girebileceğim bir kitap okudum ve bundan acayip derecede mutluyum. Kresley Cole kitapları beni her zaman memnun ediyor. Dili gayet güzel ve akıcı, gereksiz uzatmalara ve süründürmecelere girmeden orijinal özellikler katarak güzel karakterler ve kitaplar ortaya çıkarıyor.

“Kış gibi değişken, buz gibi geçici ve kar fırtınası gibi umursamaz olduğumu söylerler. Söylentiye göre vücudum savrulan karlar kadar saftır. Hiç kimse ateşle dolup taşabileceğimi düşünmez.”

Buz Bakire Daniela,
 Valkyrie ve Icere’lerin meşhur kraliçesi, 
Donmuş Kuzey’in perisi

“Kadınlar içki şişeleri gibidir. Tatlarına bakılmalı, zevki çıkarılmalı, sonra da atılmalıdırlar. Evlilikse içkiyi kaldıramayan erkekler içindir.”

Murdoch Wroth 
On sekizinci yüzyıl kumandanı, modern vampir asker


Murdoch yakışıklı, çapkın, sert bir Çilekeş vampir. Çilekeş kelimesi insanlardan beslenmeyen vampirler için kullanılan bir tabir. Aynı zamanda kendisi bir asker. Tabi hizmet ettiği ordu USS Army değil.


Daniela yarı Valkyrie yarı Icere aynı zamanda kendisi diyarından sürülmüş bir buz kraliçesi. Bir ara sokakta birbirlerinin görünüşlerinden etkilenerek bir araya geliyorlar denilebilir. Tabi ki bu ilk görüşmede Daniela ya bir saldırı olması ve Murdoch’ın onu kurtarması da bu ilişkinin başlamasında ki etkenlerden birisi olabilir.


Birbirlerini ilk gördükleri anda etkilenmeleri kulağa güzel gelse de Daniela’ya kendi ırkından başka kimse acı vermeden dokunamamaktadır. Eh diyarından sürüldüğü de göz önüne alınınca Dani’nin 2000 yıllık ömrünü bakire olarak geçirmesi kaçınılmaz bir sonuçtu. Bununla birlikte Murdoch’un da kalbi yaklaşık 300 yıldır atmıyordu eğer bir gelin kanını kaynatabilirse – bu kan kaynatmayı bağlanmak, mühürlenmek şeklinde düşünebilirsiniz – kalbi atmaya başlayacak ve o gelinle en az bir kere birlikte olmadığı sürece;  yıllarca acı çekecek, yeteri kadar beslenemeyecek ve bunun sonucu olarak git gide zayıflayarak bir nevi ölüme doğru emin adımlarla ilerleyecekti.


Birbirine dokunamayan bu iki kişi epey yaratıcı şekillerde başlarının çaresine bakıyorlar diyebiliriz. En azından Murdoch’ın yıllarca sürünmesine gerek kalmadı. Cole; yarattığı fantastik karakterlere gerçekten orijinal özellikler ekliyor. Örnek vermem gerekirse Murdoch’ın vampir olması elbette normal bir imge ama ışınlanma – evet adam ışınlanıyor – özelliği gerçekten güzel bir yenilikti.


Yazar sizi sıkmadan, akıcı bir biçimde kitaba ara vermeye gerek kalmadan okuyabileceğiniz şekilde kitaplar yazıyor. Eğer daha önce bir Kresley kitabı okumadıysanız tüm kitaplarını okumuş biri olarak size önerebileceğim bir kaleme sahip.

Keyifli okumalar.