19 Ağustos 2013 Pazartesi

Sinsi Sinsi Kitap Okunursa...

Geçen-geçmiş zaman ekini unutunca- Elimde yine böyle -nasıl?- bayıla bayıla defalarca okuduğum bir kitap var. Sinmişim öyle bir köşeye sinsi sinsi okuyorum kitabımı. Ama nasıl sinsi okuyorsam gizli gizli kahkaha atacağım diye boğazımda birkaç defa tükürük kalınca artık dedim normal okuyayım şu kitabı. Tam o an birden -birden ama- uğursuz uğursuz bir şey vızıldamaya başladı. Benim dikkat dağınıklığı sorunum var zaten. Bazen kendi nefes alış verişimden bile dikkatim dağılıyor. Bu ne lan diyorum. Bu nasıl nefes alıp verme? Düşünün artık o vızıldamada nasıl aklım çıkıyor. Onca vızıldama da bildiğimiz sinekten geliyor ha. Şu dünyanın en sinsi, ağzına terlikle vurulası hayvanı varya. O işte. O an dedim ki dikkatim bu sefer dağılmayacak. O sinek gelip benim ağzıma konsa yine de dikkatim dağılmayacak. Bir yandan da içten içe çıldırıyorum ama. Cool takılıyorum. Belli etmiyorum sineğe. Ona o zevki yaşatacağıma ölürüm, Hindistan'â gidip meditasyon yaparım daha iyi çünkü. Çünkü benim kafa böyle çalışıyor. Çünkü beni küçükken çok büyük ihtimalle düşürmüşler.

Derken sen git o oturduğum yatağın tam karşısındaki koltuğun çaprazındaki kapının üzerine kon mu? (Kon mu'yla bir geçmişimiz var lütfen yadırganmasın. Lütfen!) Allah'ım kafayı yiyecek gibi oldum o an. Ağzıma konsa tamam, dedim. Ama dedim bu gitti kapıya kondu. Benim dedim nasıl dikkatim dağılmasın? Orası dikkatimi doğuştan dağıtıyor bir kere. Yerimden kalktığım gibi o elimdeki okuna okuna yıpranmış ama hala tertemiz olan kitapla ağız kanat Allah ne verdiyse daldım sineğe. Odada vurulmadık köşe, üzerinden atlanmadık sandalye bırakmadım. Kitabı çarpa çarpa... Canını aldım kitabın. Ciğerini söktüm. Sonra sinek açık olan camdan kaçmasın diye camı da kapatmamla ikimiz de adeta Arena'ya taze çıkmış Spartacus kesildik. Duvardan duvara deyimi vardır ya hani, hah ben onun ne demek olduğunu, ne bela bir şey olduğunu o gün öğrendim.

En son yorgunluktan ikimiz de bir köşeye sindik. Olan da kitaba oldu. Birkaç saat sonra çay demleyince kendime gelir gibi oldum kitaba şöyle bir baktım. Eyvahlar olsun!

Allahım, bir de oturup o kitabı eski haline getireceğim derken Japon yapıştırıcısını boca etmem mi? Allah'ım niye böyleyim ben ya, ruhum mu bozuk, neyim bozuk benim? Bende bir sorun var. Biliyorum ama, niye ya?




2 yorum:

  1. Normal şartlarda -keyfim yerindeyken- üstün zekalı olduğunu düşündüğüm halde şu an beynindeki hücrelerin hepsinden şüphe ettim. Ciddiyim. Hayır bir de ben senin ne olduğunu biliyorum. Yıllardır süre gelen bir arkadaşlığımız var falan filan da blogta ne olduğunu böyle sere serpe açıklamasaydın bari. Ayrıyetten bir tane sineğin hakkından gelemeyen tanıdığım yegane insan sensin ki ufak tefek olduğunu göz önüne alırsak senden çok birşey beklememem lazımdı biliyorum. Olan Bones e olmuş gitmiş meteor gibi adamın bulunduğu kitap deyip gidiyorum ben ...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kızım bak düşürmüşler beni. Ondan hep bunlar. Diyorum kimse inanmıyor. Zekamla dalga geçme ayrıca çok ama çok fena kızarım. O sinek fazla yaşamadı da zaten. Havasızlıktan vs ölmüş olabilir sabah camın dibinde cansız bedenini buldum yavruceğizin. Anam ya, pek de enerjikti halbuki.

      Sil

Olur da eserse diye.